Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Emekli hakim kitap tutkusunu anılarıyla buluşturdu

YAŞAM 09.11.2021 - 12:06, Güncelleme: 11.12.2024 - 05:12
 

Emekli hakim kitap tutkusunu anılarıyla buluşturdu

41 yıl sonra emekli olan hakimin unutmadığı anıları kitap oldu Mehmet Mencet: “Yaptığın işin vebalini hep kendin çekiyorsun” Eski mahkûmlarından hediyeler, boşanmaktan vazgeçirdiklerinden ise çiçekler aldı
Antalya’da yaşayan emekli hakim Mehmet Mencet, görevi boyunca başından geçen anılarını ve hafızasına kazınan davaları “Emekli Bir Hakimin Hatıralarıyla; Anadolu İrfanı” isimli kitabında anlattı. Kitapta birbirinden ilginç anılar yer aldı. Hakimlik mesleğine 41 yılını veren 73 yaşındaki Mehmet Mencet, görevi boyunca unutamadıklarını, insanlara ve özellikle meslektaşlarına faydalı olması amacıyla kitap haline getirdi. Hakim olmaya nasıl karar verdiğini paylaşan Mencet, “1947 yılında Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde doğdum, doğduğum yer Ağır Ceza merkeziydi ve hep hakimler, savcılar vardı. Biz de onları gördükçe gıpta eder bakardık” dedi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Mencet okulunu bitirdikten sonra ilk olarak Yozgat Sungur’da hazine avukatlığı yaparak bu işe başladığını ancak avukatlık mesleği kendisini tatmin etmediği için hakim olmaya karar verdiğini belirtti. “Kişiliğim orada oluştu diyebilirim” Mencet, “1973 yılında Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde hâkimlik stajına başladım. Stajın ardından 1974’te Urfa Hilvan’da ise bu mesleğe başladım. Başlangıçta kura çektik ve kurada 80 kişi vardı. Herkes cam kaseden rastgele bir şekilde göreve başlayacağı yeri çekti ama ben en son çektim ve bana Urfa Hilvan kaldı. Hayatımın en güzel günleri orada geçti. Orada çok değişik olaylara şahit oldum. Kişiliğim orada oluştu diyebilirim. Bazı büyüklerimiz bize topluma ve Allah’a layık bir kul olmanın yollarını gösterdiler” şeklinde konuştu. “Yaptığın işin vebalini hep kendin çekiyorsun” İyi bir hakim olmak için neler yapılmalı sorusu cevap veren Mencet, “Hakimler Kurulu tarafından her hakime verilen bir yetki vardır. Hakimlik sadece verilen yetkiyi kullanmak değil, aynı zamanda gelenekleri, görenekleri dikkate alıp iyi bir araştırma yapmak ve olayı baştan savmamaktır. Adalet çok önemli bir görev. Hakimlikte onur var, yaptığın işin vebalini hep kendin çekiyorsun. Bu yüzden hakimlik kılı kırk yararcasına yapılır, çünkü hakkın büyüğü küçüğü olmuyor hak haktır. Eğer inancınız iyiyse, gücünüzü Allah’tan alıyorsanız, imzayı atarsınız imzanın sorumluluğu size aittir. Ne yaparsa yapsın hiç kimse sizi etkileyemez. Size müracaat eden kişinin size inanacağı şekilde karar vermek zorundasınız. Dürüst davranırsanız vatandaş size saygı duyar. Herkese karşı titiz olmalısınız, kim gelirse gelsin bu ülkenin vatandaşıdır. Şu cahil bu bilgili diyemezsiniz” dedi. “Yıllardır insanlarla uğraşıyorsunuz ve birden bire yalnızlaşıyorsunuz” Mencet, "Meslekte yaşadıklarınızı kitap haline getirme kararını nasıl aldınız" sorusuna, “İnsan emekli olunca bir yerde hatıralarını yaşamak istiyor, yıllardır insanlarla uğraşıyorsunuz ve birden bire yalnızlaşıyorsunuz. Bunu bir kitap şeklinde geçmişe bir hatıra olsun, meslektaşlarımıza bir örnek olsun ve insanları iyiliğe, güzelliğe teşvik etsin diye yazdım. Allah rızası kazanmak için yazdım. Bu kitaplardan zerre kadar maddi bir şey beklemedim” şeklinde cevap verdi. Mesleğine ömründen 41 yıl veren Mehmet Mencet, kariyeri boyunca unutamadığı ve okuyucularının yaşamlarına ışık tutacak kitabındaki bazı anılardan da bahsetti. Yalancı şahitler kıraathanesi Hakimlik mesleğini “İçi başka dışa başka, insanları tanımak, hele de muhakeme etmek eldeki delillere bakarak, yalancı olabilen şahitlere rağmen karar vermek dünyanın en zor işi” diyerek niteleyen Mehmet Mencet, unutamadığı anlardan birini de “yalancı şahitler kıraathanesi” olarak belirtiyor. “Meslekte yalancı şahitlerle çok karşılaşıyoruz, bir gün yine boşanmak isteyen bir çift geldi. Karısının kendi en yakın arkadaşıyla anlaştığından şüphelendiği için boşanmak istediğini söyledi. Daha sonra anlaşıldı ki arkadaşına rica etmiş; “Ne olur şunun gönlünü çel de benden boşansın.  Sen de ister al ister alma” diye. Olayın şahitlerinden olduğunu söyleyen bir dolmuş şoförü geldi. “Efendim ben yengeyi bir adamla yürürken gördüm” dedi. Nasıl ve nerede gördüğünü sorduğumda ise “Antalya’nın en işlek caddelerinden birinde dolmuşla giderken yan yana gördüm” dedi. Böyle bir şeyin olamayacağını söyledim. Bu tarz olaylarla sık karşılaştık hatta bununla ilgili olarak Antalya’nın bir ilçesinde, sırf yalancı şahitlik yapmak için insanların toplandığı bir kahvehane bile vardı. Ver parayı, hadiseyi anlat, şahitler hazır” dedi. Kürtçe bilen hakim olayı çözdü Mencet, hafızasında yer alan olaylara örnek vermeye şöyle devam etti: “Urfa’da ağır ceza hakimliği yaparken bir baba feryat ediyordu. “Bir oğlum mezarda, diğeri hapiste; bana yardım edin”. Oğlunun biri bahçedeyken ateş edilip öldürülmüş, kardeşi de hemen koşmuş. Türkçe bilmedikleri için şahitler olayı anlatırken; “Kardeş kardeşi vurdu” diye anlaşılıp diğer kardeş hapse atılmış. Ağır ceza reisi Kürtçe bilince, şahitleri kendi lisanında tekrar konuşturdu. Olayın iç yüzü anlaşıldı ve kişinin dışarıdan gelen bir kurşunla öldürüldüğü ortaya çıktı. Yanlış bir tercüme nelere sebep olabiliyor." Mezarda okunan karar Bir gün yaşı hayli ilerlemiş bir vatandaşın 30-40 yıl süren davasından dolayı gelip gitmekten bıkıp kendisine, “Hakim bey sen yeni geldin. Benim şu davamı bitir de ölmeden göreyim. Artık yaşlandım, gözüm açık gidecek” diye rica ettiğini anlatan Mencet, "Ben de bir ay sonraki duruşmaya yetiştireyim de şu adamcağızın muradı olsun diye gayret ettim. Duruşma günü geldi ve davayı sonuçlandırdık. Yaşlı amcayı göremedim, oğlu geldi ve babasının vefat ettiğini ama bir istediği olduğunu söyledi. Babası oğluna, “Eğer ben öldükten sonra bu davadan karar çıkarsa, getir mezarımın başında oku” demiş. Oğlu da bana, “Eğer kararı bana verirseniz mezarı başında okurum dedi. Biz de kararı verdik ve vasiyeti yerine gelmiş oldu” dedi. Eski mahkûmlarından hediyeler, boşanmaktan vazgeçirdiklerinden ise çiçekler aldı Mehmet Mencet, “Görev gereği, suçlu bulduğumuz ve cezaya mahkûm ettiğimiz insanlar oldu. Cezaları bittikten sonra ise bana hediyeler yapıp getirdiler. Hediyeleri hala saklıyorum” dedi. Boşanma davalarında da başına benzer durumlar gelen Mencet boşanmak için gelen evli çiftlerden bazılarına ise “dilekçenizi kabul etmiyorum, üzerine iyice düşünün bunlar kolay alınacak kararlar değil” diyerek geri gönderdiğini ve yıllar sonra kendisine çiçekler vererek “yuvamızı kurtardınız” dediklerini belirterek, bu durumun kendisini çok mutlu ettiğini söyledi.      
41 yıl sonra emekli olan hakimin unutmadığı anıları kitap oldu Mehmet Mencet: “Yaptığın işin vebalini hep kendin çekiyorsun” Eski mahkûmlarından hediyeler, boşanmaktan vazgeçirdiklerinden ise çiçekler aldı

Antalya’da yaşayan emekli hakim Mehmet Mencet, görevi boyunca başından geçen anılarını ve hafızasına kazınan davaları “Emekli Bir Hakimin Hatıralarıyla; Anadolu İrfanı” isimli kitabında anlattı. Kitapta birbirinden ilginç anılar yer aldı.


Hakimlik mesleğine 41 yılını veren 73 yaşındaki Mehmet Mencet, görevi boyunca unutamadıklarını, insanlara ve özellikle meslektaşlarına faydalı olması amacıyla kitap haline getirdi. Hakim olmaya nasıl karar verdiğini paylaşan Mencet, “1947 yılında Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde doğdum, doğduğum yer Ağır Ceza merkeziydi ve hep hakimler, savcılar vardı. Biz de onları gördükçe gıpta eder bakardık” dedi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Mencet okulunu bitirdikten sonra ilk olarak Yozgat Sungur’da hazine avukatlığı yaparak bu işe başladığını ancak avukatlık mesleği kendisini tatmin etmediği için hakim olmaya karar verdiğini belirtti.


“Kişiliğim orada oluştu diyebilirim”
Mencet, “1973 yılında Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde hâkimlik stajına başladım. Stajın ardından 1974’te Urfa Hilvan’da ise bu mesleğe başladım. Başlangıçta kura çektik ve kurada 80 kişi vardı. Herkes cam kaseden rastgele bir şekilde göreve başlayacağı yeri çekti ama ben en son çektim ve bana Urfa Hilvan kaldı. Hayatımın en güzel günleri orada geçti. Orada çok değişik olaylara şahit oldum. Kişiliğim orada oluştu diyebilirim. Bazı büyüklerimiz bize topluma ve Allah’a layık bir kul olmanın yollarını gösterdiler” şeklinde konuştu.


“Yaptığın işin vebalini hep kendin çekiyorsun”
İyi bir hakim olmak için neler yapılmalı sorusu cevap veren Mencet, “Hakimler Kurulu tarafından her hakime verilen bir yetki vardır. Hakimlik sadece verilen yetkiyi kullanmak değil, aynı zamanda gelenekleri, görenekleri dikkate alıp iyi bir araştırma yapmak ve olayı baştan savmamaktır. Adalet çok önemli bir görev. Hakimlikte onur var, yaptığın işin vebalini hep kendin çekiyorsun. Bu yüzden hakimlik kılı kırk yararcasına yapılır, çünkü hakkın büyüğü küçüğü olmuyor hak haktır. Eğer inancınız iyiyse, gücünüzü Allah’tan alıyorsanız, imzayı atarsınız imzanın sorumluluğu size aittir. Ne yaparsa yapsın hiç kimse sizi etkileyemez. Size müracaat eden kişinin size inanacağı şekilde karar vermek zorundasınız. Dürüst davranırsanız vatandaş size saygı duyar. Herkese karşı titiz olmalısınız, kim gelirse gelsin bu ülkenin vatandaşıdır. Şu cahil bu bilgili diyemezsiniz” dedi.


“Yıllardır insanlarla uğraşıyorsunuz ve birden bire yalnızlaşıyorsunuz”
Mencet, "Meslekte yaşadıklarınızı kitap haline getirme kararını nasıl aldınız" sorusuna, “İnsan emekli olunca bir yerde hatıralarını yaşamak istiyor, yıllardır insanlarla uğraşıyorsunuz ve birden bire yalnızlaşıyorsunuz. Bunu bir kitap şeklinde geçmişe bir hatıra olsun, meslektaşlarımıza bir örnek olsun ve insanları iyiliğe, güzelliğe teşvik etsin diye yazdım. Allah rızası kazanmak için yazdım. Bu kitaplardan zerre kadar maddi bir şey beklemedim” şeklinde cevap verdi. Mesleğine ömründen 41 yıl veren Mehmet Mencet, kariyeri boyunca unutamadığı ve okuyucularının yaşamlarına ışık tutacak kitabındaki bazı anılardan da bahsetti.


Yalancı şahitler kıraathanesi
Hakimlik mesleğini “İçi başka dışa başka, insanları tanımak, hele de muhakeme etmek eldeki delillere bakarak, yalancı olabilen şahitlere rağmen karar vermek dünyanın en zor işi” diyerek niteleyen Mehmet Mencet, unutamadığı anlardan birini de “yalancı şahitler kıraathanesi” olarak belirtiyor. “Meslekte yalancı şahitlerle çok karşılaşıyoruz, bir gün yine boşanmak isteyen bir çift geldi. Karısının kendi en yakın arkadaşıyla anlaştığından şüphelendiği için boşanmak istediğini söyledi. Daha sonra anlaşıldı ki arkadaşına rica etmiş; “Ne olur şunun gönlünü çel de benden boşansın. 


Sen de ister al ister alma” diye. Olayın şahitlerinden olduğunu söyleyen bir dolmuş şoförü geldi. “Efendim ben yengeyi bir adamla yürürken gördüm” dedi. Nasıl ve nerede gördüğünü sorduğumda ise “Antalya’nın en işlek caddelerinden birinde dolmuşla giderken yan yana gördüm” dedi. Böyle bir şeyin olamayacağını söyledim. Bu tarz olaylarla sık karşılaştık hatta bununla ilgili olarak Antalya’nın bir ilçesinde, sırf yalancı şahitlik yapmak için insanların toplandığı bir kahvehane bile vardı. Ver parayı, hadiseyi anlat, şahitler hazır” dedi.


Kürtçe bilen hakim olayı çözdü
Mencet, hafızasında yer alan olaylara örnek vermeye şöyle devam etti:
“Urfa’da ağır ceza hakimliği yaparken bir baba feryat ediyordu. “Bir oğlum mezarda, diğeri hapiste; bana yardım edin”. Oğlunun biri bahçedeyken ateş edilip öldürülmüş, kardeşi de hemen koşmuş. Türkçe bilmedikleri için şahitler olayı anlatırken; “Kardeş kardeşi vurdu” diye anlaşılıp diğer kardeş hapse atılmış. Ağır ceza reisi Kürtçe bilince, şahitleri kendi lisanında tekrar konuşturdu. Olayın iç yüzü anlaşıldı ve kişinin dışarıdan gelen bir kurşunla öldürüldüğü ortaya çıktı. Yanlış bir tercüme nelere sebep olabiliyor."


Mezarda okunan karar
Bir gün yaşı hayli ilerlemiş bir vatandaşın 30-40 yıl süren davasından dolayı gelip gitmekten bıkıp kendisine, “Hakim bey sen yeni geldin. Benim şu davamı bitir de ölmeden göreyim. Artık yaşlandım, gözüm açık gidecek” diye rica ettiğini anlatan Mencet, "Ben de bir ay sonraki duruşmaya yetiştireyim de şu adamcağızın muradı olsun diye gayret ettim. Duruşma günü geldi ve davayı sonuçlandırdık. Yaşlı amcayı göremedim, oğlu geldi ve babasının vefat ettiğini ama bir istediği olduğunu söyledi. Babası oğluna, “Eğer ben öldükten sonra bu davadan karar çıkarsa, getir mezarımın başında oku” demiş. Oğlu da bana, “Eğer kararı bana verirseniz mezarı başında okurum dedi. Biz de kararı verdik ve vasiyeti yerine gelmiş oldu” dedi.


Eski mahkûmlarından hediyeler, boşanmaktan vazgeçirdiklerinden ise çiçekler aldı
Mehmet Mencet, “Görev gereği, suçlu bulduğumuz ve cezaya mahkûm ettiğimiz insanlar oldu. Cezaları bittikten sonra ise bana hediyeler yapıp getirdiler. Hediyeleri hala saklıyorum” dedi. Boşanma davalarında da başına benzer durumlar gelen Mencet boşanmak için gelen evli çiftlerden bazılarına ise “dilekçenizi kabul etmiyorum, üzerine iyice düşünün bunlar kolay alınacak kararlar değil” diyerek geri gönderdiğini ve yıllar sonra kendisine çiçekler vererek “yuvamızı kurtardınız” dediklerini belirterek, bu durumun kendisini çok mutlu ettiğini söyledi.

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.