Genç Kalemler'in Ekim ayı kazananları
Genç Kalemler'in Ekim ayı kazananları
Genç Kalemler Projesi'nin Ekim ayı değerlendirmesi sonucu, 15 eser yayımlanmaya hak kazandı
Genç Kalemler Projesi'nin Ekim ayı değerlendirmesi sonucu, 15 eser yayımlanmaya hak kazandı
YA SEN OLMASAYDIN
Sözlerime girmeden önce, enerjisini sevgisinden alan, kendisi ile tam olarak barışık hayata güzel ve olanaklı yönlerinden bakan anneme teşekkür ederek başlamalıyım. Çünkü hep yanımda olan yaşadıklarımın karşısında vazgeçmeden dururken beni bir an bile bırakmayan annemle biz yılmadık mücadele ettik.
Hastalığımı öğrendiğimde on yaşındaydım, fark etmeden sürdürüyordum hayatı. Ancak o gece küçük dilim şişene ve tüm vücudum kıpkırmızı bir alev topuna döndüğünü görene kadar her şey yolunda gidiyordu. İşte kendimi stresli, üzgün, çaresiz, anlamsız arayışlar içerisinde olan bir kız olarak buldum, ne yapacaktım? Ama annem her anımda benim en yakınımdaydı, bana bir hemşireden yakın çok daha yakındı. Bu genelleme bir sevgi belirtisi değildi; yaşım ilerledikçe ona duyduğum güven bağ bambaşkaydı artık: Birçok şeyi üzerimde çok denedik, tahliller, ilaçlar, hap kutuları… Hastalığımın adının konmaması yurtdışına tetkiklerimin gönderilmesi… Hiçbir sonuç yoktu, vücudumun her yeri döküntü ve kabarmalar halinde idi. O an da imdadıma yine annem yetişti, eczaneyi sürekli yanımızda taşıyorduk artık. Eve kapanmaya başlamak üzereydim, yüzümdeki döküntüler yüzünden okula gidemez olmuştum her şeyden kopmuştum, hiçbir şeyden zevk almıyordum, bana sıkıcı geliyordu. Birilerinin bana, geçecek, dediği zamanlarda rahatlıyor, içime su serpiliyordu. O benim annem…
Gözlerinde, yüreğinde bana olan sevgisini ta derinlerden hissetmek bana mutluluk veriyordu. Acılarını, hüzünlerin, yaşanmışlıkların her şeyin bir çıkış noktası olduğu gibi benimde aradığım tek şey o oluyordu. Hastalığıma “idyopatik ürtiger” tanısı konulmuştu açıklamak gerekirse; nedeni bilinmeyen, vücudun kendi kendine iyileştireceği, strese bağlı ve çok çabuk vücutta dağılan, hazır gıda kullandığında kaşıntı yapan bir alerji… Eski adı halk arasında kurdeşen olarak tanımlanıyor.
Annemle yaşadığım anları, onu şimdi daha iyi anlıyorum, gözünden düşen binlerce gözyaşı bana beni daha iyi anlatıyor. Son üç yıl içerisinde annem sayesinde bir nezle de olsa ayakta kalabilmeyi pes etmemeyi dimdik durmayı annemden öğrendim; anlattıkları ve yaşımın küçüklüğü çok şeyi ortaya koydu. Sadece anı olarak adlandırdığımız onlar kalıyor içimde. Yaşadıklarım, içimde kalan, kalbime gömdüğüm her şey zamanla öğreniyorum ki geçmişte yaptıklarınız zaman ilerledikçe o an yaşadığınız duyguların daha da açılmasını sağlıyor. Duygularımızdan ve yaşadıklarımızdan ders çıkarmak en önemlisi herhalde.
Hayatta olur bazen, başına ne geleceğini bilemezsin ama her şeyden ders çıkarmak, yaşadıklarından öğrenmek, gerçeğe varmak ve son kapıya ulaşmak bu da aslında varış noktasına gelmektir. Benim varış noktam annem ile bitti. Bu mücadelemde desteğini asla ama asla esirgemeyen, yanımda duran, ne olursa olsun her ateşim çıktığında başıma ıslak bir bez koyabilecek olan annem olsun yeter. Anneme sevgilerimle her zaman yanımda yanı başımda ol sevgim ol başımın tacı ol anne.
Alanya Fevzi Alaettinoğlu Anadolu Lisesi 9-C: Aysel Zafer
KENDİMİZE GÖRE BİZ ÖZEL MİYİZ?
İnsanı ayakta tutan en önemli duygulardan birdir sevgi, belki de en önemlisidir. Bunu neden mi söylüyorum? Aslında uzun uzun bir açıklama yapmak yerine örnek vermek daha mantıklı olur. Mesela bir öğrenci sevdiği bir öğretmenin dersinde, ona karşı mahcup olmamak için ekstra bir çaba gösterir, diğer derslere nazaran daha çok uğraşır. Kitap okumayı seven bir insan, okumak için günlük planlamasında kesinlikle buna zaman ayırır; eğer ki gün içinde okuyamazsa kendini eksik hisseder. Bir birey başka bir insandan hoşlanıyorsa ona güzel görünmek için parfüm sıkar, saçını düzeltir, daha düzgün biri gibi davranmak için emek harcar. Sevginin etkisini gösteren bu örnekler çoğaltılabilir.
Sevgi inançtır, çabadır, yaşama isteğidir, hevestir, hayal kurmaktır… Bu durum hayvanlar için bile böyledir. Belki görmüşsünüzdür dünya üzerinde üstüne film çekilen, kitaplar, metinler yazılan “insan – hayvan” dostluğu örnekleri var. Hâlbuki insanlar ve hayvanlar birbirinden çok farklı varlıklar gibi dururlar değil mi? İşte sevgi bu durumlarda temeldir, ortak paydadır, bütün farklılıkları göz ardı etmektir, karşındakini her hâli ile kabul etmektir. Sadece “insan – insan” veya” insan – hayvan” ilişkisinde geçerli değildir sevgi. “Hayvan – hayvan”, “insan – doğa”, “hayvan – doğa” kısaca en ufak bir duygunun yaşandığı her ortamda sevgi geçerlidir.
Peki, ben sizce sevgiden neden bu kadar bahsedip üstünde durdum? Siz saygıdeğer okuyuculara bir soru sormak için: Hepimizin sevdiği çokça şey var peki siz kendinizi seviyor musunuz? Sorunun cevabı “hayır” ise inanın bana sevdiğiniz hiçbir şeyi gerçekten sevmemişsinizdir çünkü kendini sevmeyen bir insan bir başkasını sevemez. Neden mi? Az önce bahsettiğim gibi, sevgi yaşamak için bir güç verir; çaba göstermeye iter. Bu durumda kendini sevmeyen bir insan; hayatını yaşamak, yataktan kalkmak, yeni bir günde kendine yeni bir şeyler katmak için çaba göstermez çünkü onu buna itecek hiçbir şey yoktur. Okuluna, işine zorla gider; insanlarla, yalnız kalıp iç dünyasında muhakemeye çekilmek istemediği için etkileşim içinde bulunur, sabah kalmak gece ise yatmak istemez. Daha çok örnek verilebilir ama ben sözün özüne gelmek istiyorum. Güzel insanlar, şu kısa hayatta kendinizi sevmediğiniz, kendinizle barışmadığınız sürece kalan hiçbir şeyin değeri yok!
Düşünün sadece bir defa dünyaya geliyorsunuz ve dünya üzerinde bir tane daha sizden yok, bire bir aynı hayatı yaşamış bir başkası yok. O yüzden benim gözümde her insan özeldir, kendi gözünüzde de kendi benliğiniz özel olsun. Kendinizi severek, yaşamaya ilk adımınızı atın!
Alanya Anadolu İmam Hatip Lisesi: KEREM EMİR CANBULAT
HAYVAN SEVGİSİ
Hayvanların da insanlar gibi,
Kıymetlidir canları.
Hayvanları sevenler,
İncitmez onları.
Hayvanları sevmeli,
Onları korumalı.
Onlar da bir canlıdır,
Bunu unutmamalı.
Tavuklar, inekler, keçiler,
Bizlere besin sağlar.
Arılar, kuşlar, köpekler,
Hep işimize yararlar.
Alanya Bilim ve Sanat Merkezi 4-A: Ela Durmaz
SEVGİ İNSANIN PUSULASIDIR
Sevgi insanın içini dökmesidir. Çünkü insan güvendiği, ait hissettiği yerde yurt kurar. Sevgi güvendir. Emanet etmektir. İnsanın özüne, en derinine kadar ne varsa emanet edebilmesidir. Sevgi şefkattir. Bazen bir sokak köpeğinin başında gezen sakin, merhamet dolu eldir. Sevgi kalbe girince kartopu gibi büyür güzellikler, insanın gözünde. Her şey olduğundan daha güzel görünür insana. Daha iyi bir insan olursun sevdiğinde. Çoğalır insan sevgi ile. Çocukların neşeli çığlıkları gibi çınlar insanın kalbinde sevgi. İnsan sevince tüm hücrelerini hisseder. Varlığını hisseder. Sevgi var olmaktır. Var olmanın sebebidir… her şey sevgidir. Sevgidendir…
Yunus Emre’nin, “Yaratılanı severim yaratandan ötürü” sözü de insanı ve tüm canlıları sevmek için yeterlidir. Hayatımızdaki kötülüklerin temelini sevgisizlik oluşturur. Çünkü sevginin olduğu yerde kötülük yeşermez. Bu nedenledir ki var olanlara karşı amansız, fakatsız sevgi ile yaklaşmalıyız. Sevgi bir şeyden hoşnut olmayı, onu güzel görmeyi sağlar. Sevgi, sevdiğimiz şeyin yaşaması, gelişmesi için duyduğumuz etkin ilgidir. Sevgi, iki canı birbirine bağlayan bir gönül bağıdır. Ruhlar sevgi ile birbirleriyle kaynaşır, birleşir ve bütünleşir. Sevgi hayatın hareket ettirici gücüdür. Sevgi olmaksızın gerçeklik olmaz. Sevgi, bu alemin varoluş şifresidir. Sevgi, kökü sağlam, meyveleri gönülde, dilde ve uzuvlarda görülen hoş bir ağaçtır. O yüzden insan sevmeli, sevmeyi bilip öğrenmeli, kendisi için bunu yapmalı. Hayatı anlamak istiyorsa ve yaşadığını hissetmek istiyorsa yapmalı. İnsan sosyal bir varlıktır.
Ögrendiği bu sevgiyi, ki bence sevgi insanın doğuştan fıtratında vardır ama sadece o geliştirilir ya da köreltilir, başta ailesine olmak üzere arkadaşlarına, öğretmelerine komşularına yeni tanışacağı ve de hiç tanımadığı insanlara gösterirse kendisine düşen sevgi zincirini başlatmış olur. Kelebek etkisi gibi. Yayıldıkça yayılır. Böylelikle de dünya yaşanılacak yer olur. Dünyayı güzel veya kötü kılmak zaten bizlerin elinde değil mi?
Peki sevdiğimiz şey hep yanımızda mıdır? Bazen dibimizde bazen km’lerce ötede bazen de bir daha göremeyeceğimiz bir yerde. Ama onu sevme hissi hep içimizde onu düşündüğümüzdeki o gülümseme de onu hatırlatan anılarda. Bizler insanız, acısıyla tatlısıyla yaşarız bu hayatı. Duygularımız vardır bazen güleriz bazen ağlarız. Zorluklarla mücadele ettiğimiz dönemler olur, buhrana düştüğümüz zamanlar. Bunları da en iyi bize iyi gelen, sevgisini hissettiren insanlarla paylaşırız. Sevincimize ortak olurken, üzüntülerimizi paylaşır azaltır ve dinginleştirirler bizi.
Ne güzel şey sevgi ne güzel sevgiyi paylaşmak ne güzel bu hissiyat. Velhasıl sevgiyi yaratan onu bizim içimize koyan bu duyguyu bize tattıran Allah’a hamd olsun.
Alanya Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi 11-C: Rabia İlhan
BENİM ADIM SEVGİ
Bazen dile gelmese de,
Kalpte hissedilenim ben.
Bazen ayrılık vaktinde,
Gözlerden süzülenim ben.
Mecnun’u çöllere düşüren,
Leyla’nın gözleriyim ben.
Ferhat’a dağları deldiren,
Şirin’in saçlarıyım ben.
Kimi zaman şiirlerde,
Kimi zaman gönüllerde,
Sevdiği için her şeyi ama her şeyi
Yapabilenlerin bildiği bir sırrım ben.
Her güzel şeyin içinde,
Her mutlu olayın kaynağındayım ben.
Her insan kalbinde,
Bitmek tükenmek bilmeyen bir sevgiyim ben.
Mehmet Arif Türktaş Anadolu Lisesi 9-B: Ertuğrul Akça
SEVGİ
Sevgi bir kedidir
Kedi , bir insan gibi
Sevgi ister.
Sevilmek ister.
Sevgiyi alınca kedi,
Oynar seninle arkadaş gibi.
Çıplaklı İlkokulu 2/C: Toprak Ege Gün
ANNE SEVGİSİ
Dokuz ay karnında, bir ömür gönlünde yaşatır.
Elinde olanı verir, olmayanı yaratır.
Gecelerce başımda bekler, uyumadan
Bir gün olsun beni sevmeyi unutmaz annem.
Ne zaman dost arasam bilirim yanımdadır,
Düştüğümde hep o elimden tutup kaldırır.
Benim için en doğru olanı hep o seçer.
Hiçbir zaman kötülüğümü istemez annem.
Değirmendere İlkokulu 4/A: Nisanur Erdoğan
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.