Alanya’da Genç Kalemler Barış Temasıyla Yazdı
EĞİTİM
30.12.2024 - 21:01, Güncelleme:
30.12.2024 - 21:01
Alanya’da Genç Kalemler Barış Temasıyla Yazdı
Alanya’da edebiyata meraklı gençler, Genç Kalemler Projesi kapsamında Barış temasıyla yazdıkları eserleriyle yerel basında seslerini duyuruyor.
2024 yılı Aralık ayında, Alanya Kaymakamlığı’nın desteğiyle yürütülen Genç Kalemler Projesi’nde, Alanya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Seçici Kurulu tarafından seçilen 10 öğrencinin eserleri yerel basında yayımlanmaya başladı. Projede yer alan öğrenciler, edebiyat aracılığıyla barış, iyilik ve hoşgörü gibi evrensel değerleri ele aldı.
Öğrencilerin eserleri gazetelerde yer buluyor
Kaymakam Fatih Ürkmezer’in öncülüğünde başlatılan ve Alanya Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Alanya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) iş birliğiyle hayata geçirilen proje, genç yazarların okurlarla buluşmasını sağlıyor. Öğrencilerin yazdığı eserler, yerel gazetelerde yayımlanarak geniş bir kitleye ulaşıyor.
Bu kapsamda, “En Büyük Erdemler”, “İyilik ve Hoşgörü”, “İyi Bir İnsan İçin”, “İyilik ve Hoşgörü Mutluluktur” ve “İyilik” gibi eserler, Alanya Postası Gazetesi’nde yayımlandı. Diğer öğrencilerin eserleri de yerel medyada yayımlanmaya devam ediyor.
Ahenk Projesi’nin parçası olarak dikkat çekiyor
Genç Kalemler Projesi, Alanya’da eğitim gören yazmaya hevesli gençleri teşvik etmeyi ve yeteneklerini geliştirmeyi amaçlıyor. Proje, Ahenk Projesi’nin bir parçası olarak hem öğrencilerin yaratıcı yönlerini geliştirmesine hem de toplumsal değerlerin edebiyat yoluyla vurgulanmasına katkı sağlıyor.
Genç Kalemler Projesi, Alanya’da genç yeteneklerin önünü açarken, edebiyatın birleştirici gücünü de bir kez daha ortaya koyuyor.
Barış'ın Veda Mektubu
Aslında hepiniz tanıyorsunuz beni. Kimilerinin uğruna can verdiği, kimilerinin hoyratça yıktığı, kimilerinin ise kıymetini bile bilmediği biriyim. Ben, insanların dillerinden düşürmediği ama uğruna nadiren çabaladığıyım. Bir zamanlar aranızda sessiz sedasız dolaşırdım. Şimdi ise kendime bir yer bulamıyorum. Sığamıyorum sizin dünyanıza. Sizin kavgalarınıza, öfkenize... Ben ‘’barış‘’ sığamıyorum. İnsanların her şeyi sığdırdığı koca dünyaya ben fazla geliyorum.
Eğer bir gün bir veda mektubu yazsaydı muhakkak bu olurdu satırları çünkü çok oldu aramızdan ayrılalı. Çok oldu kaybolalı, kaybetti kendi değerini. Ben çocukken her şey ne kadar da farklıydı. Doyasıya gülerdik, anneler çocuklarını korkusuzca okula gönderirdi. Evlerde çeşit çeşit yemekler pişer, sokaklar şiddet değil, mis gibi yemek kokardı. İnsanlar birbirini sever, sayardı. Bombaların sesini oyun sanmazdı çocuklar. Babalarının onları gıdıklamasına gülerdi sadece; öyle de kalmalıydı.
Şimdi bakıyorum da dünyamıza, her yanını şiddet sarmış bu üç günlük hayatın. Toprak sevgiyle sulanırken şimdi gözyaşlarıyla ıslanıyor. Düşünüyorum geceleri, uyku tutmuyor bazen. Ne oldu da düşman olduk birbirimize? Neyi paylaşamadık? Hangi kin, hangi nefret dostumuz olan barışı soframızdan kaldırdı? Ne istendi ki bu dünyadan, hasta bir çocuğun yattığı hastaneyi bombalayacak kadar insanlıktan uzaklaşıldı? Bu raddeye nasıl geldik? Kim kaybetti, kim kazandı bu savaşlarda? Piyanist filmindeki ünlü bir replik der ki "Hiçbir savaşın kazananı yoktur. Çıkarlar savaşır, masum insanlar ölür." Bu korkuları aşılamak yerine neden sevgiyi, saygıyı, barışı aşılamıyoruz insanlara?
Oysa yardımsever olmak varken, insanları Arap, Afrikalı, Asyalı, Avrupalı diye ayırmadan ellerinden tutmak varken, nedir bu dinmeyen öfke? Hem de bu dünya hepimizi alacak kadar büyükken.
Ah barış... ''Yurtta barış, dünyada barış!'' diyerek Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, kahraman Mehmetçiklerin, cesur Hatunların uğruna can verdiği barış. Çekip gitme şimdi. Yaşar Kemal’in dediği gibi "Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir, barıştır."
Yazmamız lazım bu şiiri yeniden. Çocukları güldürmeli, sokakları yemek kokutmalıyız tekrar. Anneler ağlamamalı, kimse savaşmamalı, bu dünya hepimizin ve ona sahip çıkılmalı. Yaşanan kinleri, nefretleri bir miras gibi taşımamalıyız sırtımızda. Çünkü barış, geleceğin inşasıdır. Ve bu inşayı hep birlikte yapabiliriz. Her birimizin davranışlarında, sözlerinde yeniden hayat bulabilir barış.
Belki bir çocuğun masum gülümsemesiyle, belki bir komşuya uzanan sıcak bir yardım eliyle başlayabilir. Barış, büyük savaşların ardından gelen bir ödül değil, günlük hayatın içindeki küçük fedakarlıkların ve sevginin toplamıdır.
Bizler farklılıklarımızla bir bütün oluşturabilirsek, sevmeyi öğrenebilirsek, sevgiyi aşılayabilirsek, saygı duyabilirsek... İşte o zaman barış yeniden bizimle olur. Çünkü barış bir hayal değil, insanlığın en doğal hakkıdır. Ve bu hak, her ne olursa olsun, sağlanmalıdır. Başkasının acısını içinde hissettiğin an, insanlığın derin bir köprüsünü kurarsın. Başkasının barışını savunduğunda ise hayat uçsuz bucaksız bir aydınlığa dönüşür.
Martin Luther King’in dediği gibi, "Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak çok basit bir sanatı unuttuk, kardeş olarak yaşamayı."
Bu unutulan sanatı hatırlamanın vakti gelmedi mi? Barış için, geleceğimiz için… Şimdi değilse ne zaman? Barış daha da kaybolmadan..
Merve KETHÜDA 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi
//////////////////////////////////////////////////////
BARIŞA HASRET DÜNYA
Yaşlı Kızılderili torununa anlatıyordu: “Dünyada ihtiyacından fazlasına sahip olmak isteyen iki canlı yaşar. Biri arı diğeri ise insandır. İnsanların ihtiyaçlarının fazlasını toplamaları sonucu savaşlar çıkar. Oysa dünyada herkese yetecek kadar yiyecek, barınacak kadar ev vardır.”
Maalesef bugün dünyada tam olarak Kızılderili’nin dediği gibi daha fazlasına hakim olmak isteyen bir grup diğer tarafta ise insanca yaşamanın hayalini kuran bir grup vardır. Barış ise sadece hayallerimizi süsleyen bir hale geldi. Televizyonu açtığımızda sadece savaşları görüyoruz. Hırsla saldıran insan diyemeyeceğimiz bir grup açgözlülükle her gün bebekleri, kadınları ve masum insanları öldürüyor. Yaşamın bu kadar acıklı olduğunu görmek içimdeki umudu öldürüyor ve kalbime bir yumru oturuyor. Oysa geçmişe baksak hem de çok uzak geçmişe değil yakın tarihe baksak kimse bu savaşlardan karlı çıkmamış. Üstelik geçmişte mağdur olanlar bugün mağdur eden bir gruba dönüşmüş. Bunun tek sebebi daha fazlasını isteyen asla doymak bilmeyen insanlar galiba. Yaşam haklarının sadece kendilerine ait olduklarını düşünüyorlar. Ama barış içerisinde huzurla yaşamak tüm insanlığın hakkıdır.
Peki, bunun için ne yapmalıyız? Önce en küçük yerde barışı ve huzuru sağlamalıyız yani ailemizde. Ailemizdeki huzur ve barış ortamı çevremize, çevremizdeki huzur yaşadığımız yere oradan da ülkeye bulaşabilir. Özellikle bir devletteki ve toplumdaki huzur tüm dünyayı değiştirebilir. Sadece kendi toplumu ile barış içinde yaşayan bir devlet değil komşularıyla ve dünya ülkeleri ile yaşayan bir devlet olmalıdır. Bugün bunu sağlayabilecek ülkeler de mevcuttur. Ancak onlar sadece kendi çıkarlarını gözetmektedir. Bizlerin ülküsü Mustafa Kemal’in “ Yurtta Sulh Cihanda Sulh!” düşüncesi olmalıdır. Tüm dünyada en kısa zamanda umarım barış hakim olur ve hayallerimizde değil dünyamızda var olan bir olguya dönüşür.
BESTE ÖZSÖKMEN ALANYA MEHMET AKİF ERSOY ORTAOKULU
//////////////////////////////////////
BARIŞ
Merhaba, benim ismim Barış. 8 yaşında 2’nci sınıf öğrencisiyim. İsmimin anlamı anlayacağınız üzere barışmak ve dostluktan geliyor. Annem ve babam her zaman barış ve dostluktan yana oldukları için, adımı Barış koymuşlar.
Bugün benim en heyecanlı olduğum günlerimden birisi. En çok gitmek istediğim ülkelerden biri olan Çin’e gideceğimizi öğrendim. Bunu duyduğumda sevinçten havalara uçtum. Daha sonra havaalanına gittik uçağa bindik gözümü bir kapatıp açtığımda Çin’e geldik. Uçaktan indikten sonra yolda yürürken sokakta yürüyen bazı insanların birbiri ile konuşmadığını ve küs olduğunu gördüm. Babama dedim ki?
- Baba herkes birbiri ile niye konuşmuyor?
- Oğlum herkes birbirine küsmüş.
- Çünkü savaş yapmış ve içlerinden bazıları ölmüş olabilir.
Merak ettikleri için, yoldan geçen bir Çinliyi durdurmuşlar ve ona sormuşlar.
- Siz niye bu insanlarla küstünüz?
- Çünkü zamanında bu küs olduğumuz insanların devletleri ile savaş yapmıştık. O günden bu güne iki devlet birbirine küs yaşıyoruz, yolda karşılaştığımız zaman bile birbirimize selam vermiyoruz.
- Ama sizin ülkenize gelip gidiyorlar. Neden?
- Evet çünkü iş için gelen insanlar var o yüzden.
Bunları duyduktan sonra çok üzüldüm keşke dünyada hiç küslük ve savaş olmasa herkes barış içinde yaşasa diye düşündüm kendi kendime, o zaman Dünya çok mutlu, huzurlu ve barış dolu bir durumda olurdu.
Çin’de çok güzel vakit geçirdik, gezdik, dolaştık ama artık Türkiye’ye dönme vakti gelmişti. Uçağımıza binmek için tekrar havaalanına gittik, uçağa bindik ve ülkemize geri döndük. O günden sonra hiçbir arkadaşımla küslük yaşamadım. Arkadaşlarımla hep barış ve dostluk içinde yaşadık. Ve anladım ki, barışın olduğu yerde huzur vardı, mutluluk vardı, sıcak gülümseyişleriyle içimizi ısıtan insanlar vardı. Adımın ifade ettiği ve hayata verdiği o muhteşem güzelliği daha iyi anladım böylece…
Ayşe Zeren GÜLMEZ Hacıkura İlkokulu
//////////////////////////////////
Barışın Sessiz Yankısı
Barış… Görünmez bir çiçek gibi, yeryüzünde açar ve açtığı yerleri güzelliklerle donatır. Ona dokunamazsınız, ama varlığını hissedersiniz. Çünkü barış, rüzgarın taşıdığı kokudur; bir vadiyi dolduran huzurun ta kendisidir. O, kelimelerin yetmediği yerde başlar.
Barış, sadece silahların susması değildir. Bir insanın bir diğerine önyargısız bakabilmesidir. Bir elin, başka bir ele korkmadan uzanabilmesidir. Barış, dillerin, renklerin ve kültürlerin birbirini anlamasıdır. Farklılıkların birbirine yaslanarak bir ahenk oluşturmasıdır.
Her savaş bir çığlık bırakır ardından, ama barış sessizdir. Çünkü barışın sesi yoktur, onun yerine kokusu, dokusu, tadı vardır. Toprağın mis gibi kokusunda hissedersiniz onu; bir nehrin akışındaki huzurda duyarsınız. Barış, kalbin derinliklerinden gelen bir yankıdır ve bir kez duyuldu mu unutulmaz.
Barışın yokluğu, gökyüzünden yıldızları çeker alır. Toprak, insana küser; denizler öfkeli birer fırtına olur. Ama barış geri geldiğinde her şey yeniden canlanır. İnsanlar yüzlerini birbirine döner. Yıllardır suskun duran melodiler yeniden çalınmaya başlar. Barış, dünyaya hayat veren, onun damarlarında dolaşan kandır.
Ama bil ki barış, bir armağan değildir. Kimse sana sunmaz onu, alıp götürmez de. Barış, insanın içinde büyür. Bir kıvılcım gibi yürekte yanar ve doğru adımlarla bir ateşe dönüşür. Barışı korumak, onu elde etmekten daha zordur. Çünkü barış, savaşın aksine sessizlik ister, sabır ister, sevgi ister.
Ey okur! Barışı sadece bir kelime olarak görme. Onu yaşamaya cesaret et. Kendi yüreğinde başlat bu mucizeyi. Çünkü dünya, barışı bulduğunda değil, barışı hak ettiğinde güzelleşir. Ve bir gün… Bir gün hepimiz, sessizce fısıldanan bu kelimenin gerçek anlamını anlayacağız. O güne kadar, barışın yankısını içinde taşı.
Yiğit YEŞİLDAĞ Mahmutlar Anadolu Lisesi
///////////////////////////////////////////////
Barış
Barış zor bir şey mi?
Zor mu bombaları tutmak ülken de barışı sağlamak?
Yok mu kalbinde
Ufacık minnacık bir vicdan?
Korkmaz mı Âdemoğlu tanrının gazabından?
İnsanların ağlamasından, ailelerin yalvarmasından
Gidilecek bir hastane bile olmamasından
Barış bir tebessüm bir neşe
Çocukların kalbinde yeniden doğmaktır hediye
Oyuncak balon top yerine bomba mı geçmeli?
Bırak! Sevsinler, öpsünler tüm yürekleriyle seni
Amca desinler, dayı desinler, teyze desinler
Lale, sümbül, leylak açar kalplerinde gerçekten severlerse
Sen kötülüğü bırak barışı getirir sevsinler seni
ALİ MUHAMMED YILDIRIM MAHMUTLAR SELÇUKLU ORTAOKULU
///////////////////////////////////////////////
BARIŞIN SESİ
Bir ses var, kuşların cıvıltısında,
Bir ses var, tatlı tatlı esen rüzgarda,
Bir ses var, ormanların huzurunda,
Bir ses var, çocukların şen kahkahalarında,
Öyle bir ses ki aydınlığa döner karanlıkların,
Öyle bir ses ki dindirir acılarını insanlığın,
Öyle bir ses ki bastırır gürültüsünü savaşların,
Öyle bir ses ki konuşmadan da anlarsın.
Gönüllere onun eşsiz tohumlarını ekelim,
Umutla besleyip sevgiyle büyütelim,
Susturulmasına asla izin vermeyelim,
Yurtta ve cihanda sadece bu sesi dinleyelim.
Hatice YAMAN Oba Nazmi Yılmaz Anadolu Lisesi
//////////////////////////////////////////////////////
Barışa Özlem
Bir sabah uyansak,
Silahların sesi değil de,
Kuşların şarkısı gelse kulağa.
Kavga eden kalpler değil de,
Çocuklar koşsa sokaklarda.
Ne güzel olurdu dünya,
Her yer gökyüzü kadar mavi.
Sınırlar olmasa, dikenli teller
Ve herkes kardeşçe sarılsa.
Ellerinde taşlar değil,
Çiçekler taşısa insanlar.
Toprak, düşen canları değil,
Yükselen umutları büyütse.
Barış ne güzel şey,
Bir gülüş kadar sıcak,
Bir selam kadar yakın…
Sadece bir kelime değil,
Kocaman bir dünya demek.
Yağmur YILMAZ Özel Alanya Yedi Bilim Fen Lisesi
///////////////////////////////////////
ARADAKİLER
Savaş ne iyi dinler ne de kötü
Çıktı mı aniden karşına gözün arafta
Beyaz istersin siyahta
Barış istersin savaşta
Alışırsın zorunda kaldıkça
Bir nedenden çıkar sonuca bağlanır
Ne yaşayanların umurunda aradakiler ne de baharın
Bazıları mezar başında ağlamakta
Bazıları toprağa bakmakta
Savaş ne iyi dinler ne kötü
Ne yaz dinler ne kış
AYŞE CAN DEMİRER ÖZEL YAŞAM TASARIM ANADOLU LİSESİ
//////////////////////////////////////
BARIŞ
Sen hiç savaş korkusu gördün mü?
Küçücük bir yüreğin gözlerinde
Titredi mi için fotoğraf karesine
Sındırmak isterken masum gülüşü
Savunmasıza makineye ellerini kaldıran
O çocuğa hiçbir şey veremeyeceğini
Ya da verdiklerinin ruhuna asla
İyi gelmeyeceğini anladığın o anı yaşadın mı?
Sen bir annenin aç yatırırken
Çocuklarını yaşadığı çaresizliği
Hissettin mi, dondu mu evladın
Kar, kış ve açlıktan kollarında
Sen bir babanın feryadını duydun mu?
Evine bomba atılmış bir babanın
Hayatının yegane anlamlarını
Yitirdin mi toz bulutunun içinde
Sen şimdi diyorsun ya
Savaş da hayatın gerçeği
Hatta bir nüfus politikası
Diyorsun ya rahatça yaşamadığın için
Acıyı, haksızlığı, ayrılığı hiç böyle
Soğuk, gerçek ve yitik yaşamadığın için
ELİF FIRAT ÖZEL YAŞAM TASARIM FEN LİSESİ
/////////////////////////////////////////
BARIŞ İÇİNDE BİR TOPLUM
Geçen gün televizyonda izlediklerimden öyle çok etkilendim ki başkası adına utanmanın ne olduğunu nasıl bir şey olduğunu anladım. Evimdeki rahatımdan, yediğim yemeklerden, gülüşümden, utandım. Hani bilirsiniz iki üç kız bir araya geldiğinde evcilik kurulurdu birden, bebeklerimizi dizerdik özenle. Sıra sıra ölmüş bebeklerin kan revan içinde dizilmesi aklımın alabileceği bir tablo değil. İzlerken göz bebeklerim büyüdü, kalbimin sıkıştığını hissettim.
O an adeta ruhum küçüldü, çaresiz bir kelime döküldü dudaklarımdan Neden? Neden bu zulüm, neden bu zulme sessiz kalışımız? Yeni doğan bir çocuğun hakkı değil mi bomba sesleri yerine ninni sesleri dinlemek. Sığınacak yer aramak yerine arkadaşlarıyla gezmek hakkı değil mi bir gencin.
Bir annenin çocuğunu kanlı halde gördüğü bir dünyada barıştan bahsedilebilir mi hiç? Barış içinde yaşayan bir toplum neden sadece hayallerimizde kalır? Mümkün değil midir insanların sadece kendini düşünmek yerine kendini koyması, onların hislerini anlamaya çalışması.
İyi bir insan olmak neden zamanımızda bu kadar zor ve ulaşılmaz görülüyor? Ne oldu da vicdanımızdan bu kadar uzaklaştık? Hiç kimse doğuştan kötü duygular besleyemez, bulunduğu ve yaşadığı çevreden etkilenir. Yeni nesil gittikçe kötülüğe özenmekte. Artık sizce de bu duruma bir dur dememiz gerekmiyor mu? Çocuklarımıza savaşı değil barışı anlatmamız gerekmiyor mu? Barış kavramını bu kadar ulaşılmaz duruma getirdiğimiz bu dönemde farklı olmayı deneyemez miyiz? Kalbi kötüye yönelenlere inat iyi olamaz mıyız? Biz savaş için değil barış için savaşalım ve bilelim ki bu dünya sadece birimize değil hepimize emanet ve bu hayatı yaşanılabilir ve huzurlu kılmak hepimizin elinde.
RÜYA SATI ÖZEL YAŞAM TASARIM FEN LİSESİ
Alanya’da edebiyata meraklı gençler, Genç Kalemler Projesi kapsamında Barış temasıyla yazdıkları eserleriyle yerel basında seslerini duyuruyor.
2024 yılı Aralık ayında, Alanya Kaymakamlığı’nın desteğiyle yürütülen Genç Kalemler Projesi’nde, Alanya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Seçici Kurulu tarafından seçilen 10 öğrencinin eserleri yerel basında yayımlanmaya başladı. Projede yer alan öğrenciler, edebiyat aracılığıyla barış, iyilik ve hoşgörü gibi evrensel değerleri ele aldı.
Öğrencilerin eserleri gazetelerde yer buluyor
Kaymakam Fatih Ürkmezer’in öncülüğünde başlatılan ve Alanya Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Alanya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) iş birliğiyle hayata geçirilen proje, genç yazarların okurlarla buluşmasını sağlıyor. Öğrencilerin yazdığı eserler, yerel gazetelerde yayımlanarak geniş bir kitleye ulaşıyor.
Bu kapsamda, “En Büyük Erdemler”, “İyilik ve Hoşgörü”, “İyi Bir İnsan İçin”, “İyilik ve Hoşgörü Mutluluktur” ve “İyilik” gibi eserler, Alanya Postası Gazetesi’nde yayımlandı. Diğer öğrencilerin eserleri de yerel medyada yayımlanmaya devam ediyor.
Ahenk Projesi’nin parçası olarak dikkat çekiyor
Genç Kalemler Projesi, Alanya’da eğitim gören yazmaya hevesli gençleri teşvik etmeyi ve yeteneklerini geliştirmeyi amaçlıyor. Proje, Ahenk Projesi’nin bir parçası olarak hem öğrencilerin yaratıcı yönlerini geliştirmesine hem de toplumsal değerlerin edebiyat yoluyla vurgulanmasına katkı sağlıyor.
Genç Kalemler Projesi, Alanya’da genç yeteneklerin önünü açarken, edebiyatın birleştirici gücünü de bir kez daha ortaya koyuyor.
Barış'ın Veda Mektubu
Aslında hepiniz tanıyorsunuz beni. Kimilerinin uğruna can verdiği, kimilerinin hoyratça yıktığı, kimilerinin ise kıymetini bile bilmediği biriyim. Ben, insanların dillerinden düşürmediği ama uğruna nadiren çabaladığıyım. Bir zamanlar aranızda sessiz sedasız dolaşırdım. Şimdi ise kendime bir yer bulamıyorum. Sığamıyorum sizin dünyanıza. Sizin kavgalarınıza, öfkenize... Ben ‘’barış‘’ sığamıyorum. İnsanların her şeyi sığdırdığı koca dünyaya ben fazla geliyorum.
Eğer bir gün bir veda mektubu yazsaydı muhakkak bu olurdu satırları çünkü çok oldu aramızdan ayrılalı. Çok oldu kaybolalı, kaybetti kendi değerini. Ben çocukken her şey ne kadar da farklıydı. Doyasıya gülerdik, anneler çocuklarını korkusuzca okula gönderirdi. Evlerde çeşit çeşit yemekler pişer, sokaklar şiddet değil, mis gibi yemek kokardı. İnsanlar birbirini sever, sayardı. Bombaların sesini oyun sanmazdı çocuklar. Babalarının onları gıdıklamasına gülerdi sadece; öyle de kalmalıydı.
Şimdi bakıyorum da dünyamıza, her yanını şiddet sarmış bu üç günlük hayatın. Toprak sevgiyle sulanırken şimdi gözyaşlarıyla ıslanıyor. Düşünüyorum geceleri, uyku tutmuyor bazen. Ne oldu da düşman olduk birbirimize? Neyi paylaşamadık? Hangi kin, hangi nefret dostumuz olan barışı soframızdan kaldırdı? Ne istendi ki bu dünyadan, hasta bir çocuğun yattığı hastaneyi bombalayacak kadar insanlıktan uzaklaşıldı? Bu raddeye nasıl geldik? Kim kaybetti, kim kazandı bu savaşlarda? Piyanist filmindeki ünlü bir replik der ki "Hiçbir savaşın kazananı yoktur. Çıkarlar savaşır, masum insanlar ölür." Bu korkuları aşılamak yerine neden sevgiyi, saygıyı, barışı aşılamıyoruz insanlara?
Oysa yardımsever olmak varken, insanları Arap, Afrikalı, Asyalı, Avrupalı diye ayırmadan ellerinden tutmak varken, nedir bu dinmeyen öfke? Hem de bu dünya hepimizi alacak kadar büyükken.
Ah barış... ''Yurtta barış, dünyada barış!'' diyerek Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, kahraman Mehmetçiklerin, cesur Hatunların uğruna can verdiği barış. Çekip gitme şimdi. Yaşar Kemal’in dediği gibi "Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir, barıştır."
Yazmamız lazım bu şiiri yeniden. Çocukları güldürmeli, sokakları yemek kokutmalıyız tekrar. Anneler ağlamamalı, kimse savaşmamalı, bu dünya hepimizin ve ona sahip çıkılmalı. Yaşanan kinleri, nefretleri bir miras gibi taşımamalıyız sırtımızda. Çünkü barış, geleceğin inşasıdır. Ve bu inşayı hep birlikte yapabiliriz. Her birimizin davranışlarında, sözlerinde yeniden hayat bulabilir barış.
Belki bir çocuğun masum gülümsemesiyle, belki bir komşuya uzanan sıcak bir yardım eliyle başlayabilir. Barış, büyük savaşların ardından gelen bir ödül değil, günlük hayatın içindeki küçük fedakarlıkların ve sevginin toplamıdır.
Bizler farklılıklarımızla bir bütün oluşturabilirsek, sevmeyi öğrenebilirsek, sevgiyi aşılayabilirsek, saygı duyabilirsek... İşte o zaman barış yeniden bizimle olur. Çünkü barış bir hayal değil, insanlığın en doğal hakkıdır. Ve bu hak, her ne olursa olsun, sağlanmalıdır. Başkasının acısını içinde hissettiğin an, insanlığın derin bir köprüsünü kurarsın. Başkasının barışını savunduğunda ise hayat uçsuz bucaksız bir aydınlığa dönüşür.
Martin Luther King’in dediği gibi, "Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak çok basit bir sanatı unuttuk, kardeş olarak yaşamayı."
Bu unutulan sanatı hatırlamanın vakti gelmedi mi? Barış için, geleceğimiz için… Şimdi değilse ne zaman? Barış daha da kaybolmadan..
Merve KETHÜDA 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi
//////////////////////////////////////////////////////
BARIŞA HASRET DÜNYA
Yaşlı Kızılderili torununa anlatıyordu: “Dünyada ihtiyacından fazlasına sahip olmak isteyen iki canlı yaşar. Biri arı diğeri ise insandır. İnsanların ihtiyaçlarının fazlasını toplamaları sonucu savaşlar çıkar. Oysa dünyada herkese yetecek kadar yiyecek, barınacak kadar ev vardır.”
Maalesef bugün dünyada tam olarak Kızılderili’nin dediği gibi daha fazlasına hakim olmak isteyen bir grup diğer tarafta ise insanca yaşamanın hayalini kuran bir grup vardır. Barış ise sadece hayallerimizi süsleyen bir hale geldi. Televizyonu açtığımızda sadece savaşları görüyoruz. Hırsla saldıran insan diyemeyeceğimiz bir grup açgözlülükle her gün bebekleri, kadınları ve masum insanları öldürüyor. Yaşamın bu kadar acıklı olduğunu görmek içimdeki umudu öldürüyor ve kalbime bir yumru oturuyor. Oysa geçmişe baksak hem de çok uzak geçmişe değil yakın tarihe baksak kimse bu savaşlardan karlı çıkmamış. Üstelik geçmişte mağdur olanlar bugün mağdur eden bir gruba dönüşmüş. Bunun tek sebebi daha fazlasını isteyen asla doymak bilmeyen insanlar galiba. Yaşam haklarının sadece kendilerine ait olduklarını düşünüyorlar. Ama barış içerisinde huzurla yaşamak tüm insanlığın hakkıdır.
Peki, bunun için ne yapmalıyız? Önce en küçük yerde barışı ve huzuru sağlamalıyız yani ailemizde. Ailemizdeki huzur ve barış ortamı çevremize, çevremizdeki huzur yaşadığımız yere oradan da ülkeye bulaşabilir. Özellikle bir devletteki ve toplumdaki huzur tüm dünyayı değiştirebilir. Sadece kendi toplumu ile barış içinde yaşayan bir devlet değil komşularıyla ve dünya ülkeleri ile yaşayan bir devlet olmalıdır. Bugün bunu sağlayabilecek ülkeler de mevcuttur. Ancak onlar sadece kendi çıkarlarını gözetmektedir. Bizlerin ülküsü Mustafa Kemal’in “ Yurtta Sulh Cihanda Sulh!” düşüncesi olmalıdır. Tüm dünyada en kısa zamanda umarım barış hakim olur ve hayallerimizde değil dünyamızda var olan bir olguya dönüşür.
BESTE ÖZSÖKMEN ALANYA MEHMET AKİF ERSOY ORTAOKULU
//////////////////////////////////////
BARIŞ
Merhaba, benim ismim Barış. 8 yaşında 2’nci sınıf öğrencisiyim. İsmimin anlamı anlayacağınız üzere barışmak ve dostluktan geliyor. Annem ve babam her zaman barış ve dostluktan yana oldukları için, adımı Barış koymuşlar.
Bugün benim en heyecanlı olduğum günlerimden birisi. En çok gitmek istediğim ülkelerden biri olan Çin’e gideceğimizi öğrendim. Bunu duyduğumda sevinçten havalara uçtum. Daha sonra havaalanına gittik uçağa bindik gözümü bir kapatıp açtığımda Çin’e geldik. Uçaktan indikten sonra yolda yürürken sokakta yürüyen bazı insanların birbiri ile konuşmadığını ve küs olduğunu gördüm. Babama dedim ki?
- Baba herkes birbiri ile niye konuşmuyor?
- Oğlum herkes birbirine küsmüş.
- Çünkü savaş yapmış ve içlerinden bazıları ölmüş olabilir.
Merak ettikleri için, yoldan geçen bir Çinliyi durdurmuşlar ve ona sormuşlar.
- Siz niye bu insanlarla küstünüz?
- Çünkü zamanında bu küs olduğumuz insanların devletleri ile savaş yapmıştık. O günden bu güne iki devlet birbirine küs yaşıyoruz, yolda karşılaştığımız zaman bile birbirimize selam vermiyoruz.
- Ama sizin ülkenize gelip gidiyorlar. Neden?
- Evet çünkü iş için gelen insanlar var o yüzden.
Bunları duyduktan sonra çok üzüldüm keşke dünyada hiç küslük ve savaş olmasa herkes barış içinde yaşasa diye düşündüm kendi kendime, o zaman Dünya çok mutlu, huzurlu ve barış dolu bir durumda olurdu.
Çin’de çok güzel vakit geçirdik, gezdik, dolaştık ama artık Türkiye’ye dönme vakti gelmişti. Uçağımıza binmek için tekrar havaalanına gittik, uçağa bindik ve ülkemize geri döndük. O günden sonra hiçbir arkadaşımla küslük yaşamadım. Arkadaşlarımla hep barış ve dostluk içinde yaşadık. Ve anladım ki, barışın olduğu yerde huzur vardı, mutluluk vardı, sıcak gülümseyişleriyle içimizi ısıtan insanlar vardı. Adımın ifade ettiği ve hayata verdiği o muhteşem güzelliği daha iyi anladım böylece…
Ayşe Zeren GÜLMEZ Hacıkura İlkokulu
//////////////////////////////////
Barışın Sessiz Yankısı
Barış… Görünmez bir çiçek gibi, yeryüzünde açar ve açtığı yerleri güzelliklerle donatır. Ona dokunamazsınız, ama varlığını hissedersiniz. Çünkü barış, rüzgarın taşıdığı kokudur; bir vadiyi dolduran huzurun ta kendisidir. O, kelimelerin yetmediği yerde başlar.
Barış, sadece silahların susması değildir. Bir insanın bir diğerine önyargısız bakabilmesidir. Bir elin, başka bir ele korkmadan uzanabilmesidir. Barış, dillerin, renklerin ve kültürlerin birbirini anlamasıdır. Farklılıkların birbirine yaslanarak bir ahenk oluşturmasıdır.
Her savaş bir çığlık bırakır ardından, ama barış sessizdir. Çünkü barışın sesi yoktur, onun yerine kokusu, dokusu, tadı vardır. Toprağın mis gibi kokusunda hissedersiniz onu; bir nehrin akışındaki huzurda duyarsınız. Barış, kalbin derinliklerinden gelen bir yankıdır ve bir kez duyuldu mu unutulmaz.
Barışın yokluğu, gökyüzünden yıldızları çeker alır. Toprak, insana küser; denizler öfkeli birer fırtına olur. Ama barış geri geldiğinde her şey yeniden canlanır. İnsanlar yüzlerini birbirine döner. Yıllardır suskun duran melodiler yeniden çalınmaya başlar. Barış, dünyaya hayat veren, onun damarlarında dolaşan kandır.
Ama bil ki barış, bir armağan değildir. Kimse sana sunmaz onu, alıp götürmez de. Barış, insanın içinde büyür. Bir kıvılcım gibi yürekte yanar ve doğru adımlarla bir ateşe dönüşür. Barışı korumak, onu elde etmekten daha zordur. Çünkü barış, savaşın aksine sessizlik ister, sabır ister, sevgi ister.
Ey okur! Barışı sadece bir kelime olarak görme. Onu yaşamaya cesaret et. Kendi yüreğinde başlat bu mucizeyi. Çünkü dünya, barışı bulduğunda değil, barışı hak ettiğinde güzelleşir. Ve bir gün… Bir gün hepimiz, sessizce fısıldanan bu kelimenin gerçek anlamını anlayacağız. O güne kadar, barışın yankısını içinde taşı.
Yiğit YEŞİLDAĞ Mahmutlar Anadolu Lisesi
///////////////////////////////////////////////
Barış
Barış zor bir şey mi?
Zor mu bombaları tutmak ülken de barışı sağlamak?
Yok mu kalbinde
Ufacık minnacık bir vicdan?
Korkmaz mı Âdemoğlu tanrının gazabından?
İnsanların ağlamasından, ailelerin yalvarmasından
Gidilecek bir hastane bile olmamasından
Barış bir tebessüm bir neşe
Çocukların kalbinde yeniden doğmaktır hediye
Oyuncak balon top yerine bomba mı geçmeli?
Bırak! Sevsinler, öpsünler tüm yürekleriyle seni
Amca desinler, dayı desinler, teyze desinler
Lale, sümbül, leylak açar kalplerinde gerçekten severlerse
Sen kötülüğü bırak barışı getirir sevsinler seni
ALİ MUHAMMED YILDIRIM MAHMUTLAR SELÇUKLU ORTAOKULU
///////////////////////////////////////////////
BARIŞIN SESİ
Bir ses var, kuşların cıvıltısında,
Bir ses var, tatlı tatlı esen rüzgarda,
Bir ses var, ormanların huzurunda,
Bir ses var, çocukların şen kahkahalarında,
Öyle bir ses ki aydınlığa döner karanlıkların,
Öyle bir ses ki dindirir acılarını insanlığın,
Öyle bir ses ki bastırır gürültüsünü savaşların,
Öyle bir ses ki konuşmadan da anlarsın.
Gönüllere onun eşsiz tohumlarını ekelim,
Umutla besleyip sevgiyle büyütelim,
Susturulmasına asla izin vermeyelim,
Yurtta ve cihanda sadece bu sesi dinleyelim.
Hatice YAMAN Oba Nazmi Yılmaz Anadolu Lisesi
//////////////////////////////////////////////////////
Barışa Özlem
Bir sabah uyansak,
Silahların sesi değil de,
Kuşların şarkısı gelse kulağa.
Kavga eden kalpler değil de,
Çocuklar koşsa sokaklarda.
Ne güzel olurdu dünya,
Her yer gökyüzü kadar mavi.
Sınırlar olmasa, dikenli teller
Ve herkes kardeşçe sarılsa.
Ellerinde taşlar değil,
Çiçekler taşısa insanlar.
Toprak, düşen canları değil,
Yükselen umutları büyütse.
Barış ne güzel şey,
Bir gülüş kadar sıcak,
Bir selam kadar yakın…
Sadece bir kelime değil,
Kocaman bir dünya demek.
Yağmur YILMAZ Özel Alanya Yedi Bilim Fen Lisesi
///////////////////////////////////////
ARADAKİLER
Savaş ne iyi dinler ne de kötü
Çıktı mı aniden karşına gözün arafta
Beyaz istersin siyahta
Barış istersin savaşta
Alışırsın zorunda kaldıkça
Bir nedenden çıkar sonuca bağlanır
Ne yaşayanların umurunda aradakiler ne de baharın
Bazıları mezar başında ağlamakta
Bazıları toprağa bakmakta
Savaş ne iyi dinler ne kötü
Ne yaz dinler ne kış
AYŞE CAN DEMİRER ÖZEL YAŞAM TASARIM ANADOLU LİSESİ
//////////////////////////////////////
BARIŞ
Sen hiç savaş korkusu gördün mü?
Küçücük bir yüreğin gözlerinde
Titredi mi için fotoğraf karesine
Sındırmak isterken masum gülüşü
Savunmasıza makineye ellerini kaldıran
O çocuğa hiçbir şey veremeyeceğini
Ya da verdiklerinin ruhuna asla
İyi gelmeyeceğini anladığın o anı yaşadın mı?
Sen bir annenin aç yatırırken
Çocuklarını yaşadığı çaresizliği
Hissettin mi, dondu mu evladın
Kar, kış ve açlıktan kollarında
Sen bir babanın feryadını duydun mu?
Evine bomba atılmış bir babanın
Hayatının yegane anlamlarını
Yitirdin mi toz bulutunun içinde
Sen şimdi diyorsun ya
Savaş da hayatın gerçeği
Hatta bir nüfus politikası
Diyorsun ya rahatça yaşamadığın için
Acıyı, haksızlığı, ayrılığı hiç böyle
Soğuk, gerçek ve yitik yaşamadığın için
ELİF FIRAT ÖZEL YAŞAM TASARIM FEN LİSESİ
/////////////////////////////////////////
BARIŞ İÇİNDE BİR TOPLUM
Geçen gün televizyonda izlediklerimden öyle çok etkilendim ki başkası adına utanmanın ne olduğunu nasıl bir şey olduğunu anladım. Evimdeki rahatımdan, yediğim yemeklerden, gülüşümden, utandım. Hani bilirsiniz iki üç kız bir araya geldiğinde evcilik kurulurdu birden, bebeklerimizi dizerdik özenle. Sıra sıra ölmüş bebeklerin kan revan içinde dizilmesi aklımın alabileceği bir tablo değil. İzlerken göz bebeklerim büyüdü, kalbimin sıkıştığını hissettim.
O an adeta ruhum küçüldü, çaresiz bir kelime döküldü dudaklarımdan Neden? Neden bu zulüm, neden bu zulme sessiz kalışımız? Yeni doğan bir çocuğun hakkı değil mi bomba sesleri yerine ninni sesleri dinlemek. Sığınacak yer aramak yerine arkadaşlarıyla gezmek hakkı değil mi bir gencin.
Bir annenin çocuğunu kanlı halde gördüğü bir dünyada barıştan bahsedilebilir mi hiç? Barış içinde yaşayan bir toplum neden sadece hayallerimizde kalır? Mümkün değil midir insanların sadece kendini düşünmek yerine kendini koyması, onların hislerini anlamaya çalışması.
İyi bir insan olmak neden zamanımızda bu kadar zor ve ulaşılmaz görülüyor? Ne oldu da vicdanımızdan bu kadar uzaklaştık? Hiç kimse doğuştan kötü duygular besleyemez, bulunduğu ve yaşadığı çevreden etkilenir. Yeni nesil gittikçe kötülüğe özenmekte. Artık sizce de bu duruma bir dur dememiz gerekmiyor mu? Çocuklarımıza savaşı değil barışı anlatmamız gerekmiyor mu? Barış kavramını bu kadar ulaşılmaz duruma getirdiğimiz bu dönemde farklı olmayı deneyemez miyiz? Kalbi kötüye yönelenlere inat iyi olamaz mıyız? Biz savaş için değil barış için savaşalım ve bilelim ki bu dünya sadece birimize değil hepimize emanet ve bu hayatı yaşanılabilir ve huzurlu kılmak hepimizin elinde.
RÜYA SATI ÖZEL YAŞAM TASARIM FEN LİSESİ
Antalya HABERİ
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.