Bir ülke düşünün...
Güneşi bol, insanı güler yüzlü, ama yönetim şekli... biraz enteresan!
Bu ülke öyle bir ülke ki, seçim yapılır, sandıklar kurulur, halk iradesini ortaya koyar. Eski kral koltuğu devreder, yeni kral tahta çıkar.
Her şey güzel gider gibi olurken, işte o meşhur danışmanlar devreye girer…
DANIŞMAN DANIŞMANDIR AMA...
Yeni kral görevine başlar başlamaz, “Bu yılın projelerini açıklayalım” der.
Gayet yerinde bir karar. Halk bilgilendirilecek, basın çağrılacak, tanıtım yapılacak.
Tam o sırada kralın İstanbul aşığı danışmanı ortaya çıkar:
“Efendim bu açıklamayı İstanbul’da yapalım. Ben oraları iyi bilirim. Hem çevrem geniş, dostlarım görsün danışman olmuşum.”
Kral hafiften düşüncelidir.
Diğer danışmanlar ise şokta:
“Yahu biz bu şehri yönetiyoruz, basın açıklamasını kendi şehrimizde yapmamız gerekmez mi?”
Ama ne mümkün! İstanbul lobisi kazanır.
Otel ayarlanır, salon tutulur.
Gerekçe hazır: “İstanbul medyası güçlü. Bizim haber her yere yayılır.”
MASRAFLAR ŞAHANE, HABERLER HİKÂYE
İstanbul’dan basın mensupları davet edilir.
Geliş gidiş uçakla, konaklama lüks otelde.
Yemekler 3 çeşit, tatlısı, meyvesi, kahvesi eksik olmaz.
Boğaz turu da cabası...
Fatura? Tabii ki halkın cebinden.
Devlet bütçesi sonuçta, babalarının parası değil ya!
KİM DUYDU BU AÇIKLAMAYI?
Etkinlik yapılır yapılmasına ama sonrasında sorular başlar:
“Biz bu kadar masraf yaptık, peki bu işin karşılığı ne?”
Bir medya taraması yapılır…
Ve işte o acı tablo:
Toplam üç haber sitesi!
Biri danışmanın kuzeni, diğeri otel sahibinin oğlu, üçüncüsü de ‘ben de geldim’ diyen bir sosyal medya fenomeni.
Yani ortada ne kamuoyu var ne de yaygın medya…
Bir avuç dost meclisi, bol masraf, sıfır etki!
İSTANBUL SEVDASI BİTMEZ
İstanbul sevdalısı danışman durur mu?
Başlar anlatmaya:
“Bakın ne güzel oldu, İstanbul’da rüzgar gibi estik!”
Rüzgar dedikleri, halkın bütçesinden uçup giden paralar!
Diğer danışmanlar sessiz, kral ise düşünceli:
“Bir dahaki açıklamayı Paris’te mi yapsak?” diye mırıldandığı bile iddia edildi...
VE GAZETECİNİN NOTU:
Sevgili okur,
Bu yazdıklarım bir masal gibi gelebilir.
Ama inanın, yaşanmış hikâyelerin ta kendisi.
Bir ülkede danışmanlar yönetimden daha etkiliyse, kral da ancak ‘seyirci’ olur.
Halk ise hem oyuncu, hem seyirci, hem sponsor!
Ve bu hikâyede anlatacaklarım henüz bu kadar...
Devamı mı? Bol kahkahalı, biraz gözyaşlı, ama kesinlikle yazmaya değer!
Bu arkadaş birde istanbul'da Deprem yaşamasınmı ya sizin sayenizde bizim yaşadığımız deprem ne olacak
Saygılar bizden, kalem bizde kaldıkça yazmaya devam…